Hayatta herkesin ikinci bir şansı var mıdır?

Yönetmenliğini John Frankenheimer’ın yaptığı, 1960’ların en ilgi çekici gerilim, bilim-kurgu türündeki filmin başrollerinde Rock Hudson, Salome Jens gibi isimler yer alıyor. Film, hayatında ikinci bir şansı elde eden, yeni bir kişi olarak yaşamını sürdürecek olan zengin bir adamın hikayesini anlatıyor.

Zenginlere özel faaliyetler sürdüren gizli bir organizasyon, müşterilerinin yüzünü istedikleri sanatçı ya da ünlü birine çevirmektedir. Bir sonraki hedefini seçen organizasyon, ona ulaşmak için bir yol bulur ve filmin açılış sahnesi hedefin yani Arthur’un gizli mesajları almasıyla başlar. Arthur hayatında ikinci bir şans istediğini fark eder ve bu durumu kabul eder. Organizasyon onun için sahte ölümünü gerçekleştirir, olmak istediği kişiyi -kurbanı- ortadan kaldırır ve Arthur’un estetik ameliyatını gerçekleştirir. Yeni hayatına başlarken rehberi eşliğinde yapması gereken her şeyi yavaş yavaş öğrenir. İkinci şansı gerçekten bir şans mı yoksa farklı bir deneyim mi bunu zamanla öğrenecektir…

Yeni bir hayata başlasaydık sorunlarımızın tümü çözülebilirdi, bu belki de zaman zaman hepimizin düşündüğü bir şey. Yaptığımız hataları, boşa geçirdiğimiz vakitleri hepsini değiştirebilir ve deneyimlediğimiz hayattan daha kaliteli bir yaşam sürebilirdik. Filmin başlarında bizimle aynı şeyleri düşünen, rahatlıkla empati kurabileceğimiz bir insan var ve bunun kötü bir fikir olduğunu düşünmüyoruz.  Her şeyi mucizevi bir şekilde iyileştirmeyi bir kaçış olarak hayal ediyoruz, çözüm olarak zihnimizdeki anahtarı kendimize çeviremeyeceğimiz bir yere çeviriyoruz. Başrolümüz de aynen bizim gibi düşünüp bir adım atıyor, belki de bunu yapması için biraz zorlanıyor ama zihnindeki düşüncelerden bunu istediğini seyirci biliyor.

Sakinliğindeki gerilim, siyah-beyaz görüntüler ve olayların yavaş yavaş ortaya çıkması başından sonuna kadar hikayede keskin olmayan bir gerçekliğin sürdürülmesini sağlıyor. Bu ton tutarlılığı, “Seconds”ın ana rolde oyuncuları değiştirdiğinde bile hız artışına uğramayan ender filmlerden biri olmasına izin veriyor. Filmi mükemmel yapan şey, entelektüel incelemeler olmasa ve zengin bir izleyici kitlesine sahip olmasa bile, sakin yapısında inanılmaz bir bilim kurgu / korku deneyimi yaşatmasıdır. Katmanlı ve biraz karmaşık bir film ancak zevk almak için üzerinde aşırı derecede düşünmek gerekli değil. Ve seyircilerine öğretebileceği güzel bir derse sahip: “Hayat iyileştirilmesi gereken bir sorun değil, sürdürülmesi gereken bir durumdur.”